E.T.: The Extra-Terrestrial, 1982 yılında Steven Spielberg tarafından yönetilen bir bilim kurgu ve drama filmidir. Film, uzaylı bir yaratık olan E.T.'nin dünyaya düşmesi ve 10 yaşındaki bir çocuk olan Elliott ile kurduğu dostluk etrafında dönüyor. E.T., sıcak kalpliliği, sadakati ve sevgiyle dolu dünyasına zarar vermeden, evine dönmek için gerekli olan yardım için Elliott ve arkadaşlarını kendi dünyasına çekecektir. Film, izleyicileri unutulmaz bir yolculuğa çıkarırken, kaybedilen masumiyet ve ailenin önemi üzerine derin bir anlatım sunuyor. E.T., geldiği gezegenden ayrılmak zorunda kalırken, insanlık ve arkadaşlık bağlantıları hakkında güçlü bir mesaj veriyor. Çıktığı yılın gişe rekorlarını kıran bu film, günümüzde hala çocukların ve yetişkinlerin kalbinde önemli bir yer tutmaktadır.
E.T.: The Extra-Terrestrial’ın başrolünde Henry Thomas, E.T. karakterini canlandırırken, Drew Barrymore, Elliott'ın küçük kız kardeşi Gertie rolünde izleyicilere keyifli dakikalar sunar. Bunun dışında, Dee Wallace anne karakteri Mary, Peter Coyote ise hükümet ajanı olarak filmde önemli rollerde yer alır. Henry Thomas, Elliott karakteri ile derin bir bağı kurarken, izleyicilere dokunaklı bir performans sergiler. Drew Barrymore, genç yaşta sergilediği performans ile dikkat çekerek, daha sonraki kariyerinde büyük bir star haline geleceğinin sinyallerini verirken, Peter Coyote, filmin önemli çatışmasını oluşturan karakter olarak güçlü bir şekilde ekranlarda yer alır.
E.T.: The Extra-Terrestrial, dostluğun, özlemin ve insanlığın evrenselliği üzerine güçlü bir mesaj verir. Film, izleyicilere farklı kültürlerin ve varlıkların bir arada yaşayabilme kapasitesini hatırlatırken, aynı zamanda çocukluk masumiyetinin korunmasının önemini anlatır. E.T. ile Elliott arasındaki ilişki, sevgi, sadakat ve empati doludur; bu da izleyicilere gerçek dostlukların hiçbir sınır tanımadığını gösterir. Film, aynı zamanda toplumun yabancı olanlara karşı tutumunu sorgulatır; E.T.’nin başlangıçta korkutucu olarak algılanmasına rağmen, zamanla sevgi dolu bir arkadaş haline gelmesi, insanların genellikle önyargılarla hareket ettiğini ama sevgi ile bu önyargıların aşılabileceğini gösterir.
Filmin sinematografik özellikleri, Steven Spielberg’in ustaca görüntü yönetimi ile dikkat çeker. Film, geniş açılı, rengarenk ve duygusal çekimler kullanarak hem çocukların dünyasını hem de uzaylı E.T.'nin gizemli doğasını güzellikle birleştirir. Göz alıcı görüntüleri ve etkileyici müzikleri, izleyicinin duygusal olarak filme bağlanmasına olanak tanır.