1968 yapımı Rosemary's Baby, Roman Polanski'nin ustaca yönetimiyle korku ve gerilim türünü dize getiren bir başyapıttır. Film, genç bir kadın olan Rosemary'yi ve onun başına gelen korkutucu olayları merkeze alır. Rosemary, eşi Guy ile birlikte New York'ta yeni bir ev arayışına çıkarken, karanlık güçlerin oyununa düşmesini engelleyen bir hikaye ile karşılaşır. Film, izleyicileri bir psikolojik korku yolculuğuna çıkarırken, insan doğasının karanlık yönlerine de dair derin bir bakış sunar. Polanski'nin anlatımıyla izleyiciler, Rosemary'nin paranoia ve korku dolu dünyasında kaybolur. Rosemary's Baby, sadece bir korku filmi olmanın ötesinde, izleyicilere düşündürücü bir deneyim sunarak, sinema tarihinin önemli köşelerinden birini oluşturur.
Rosemary's Baby, usta oyuncu kadrosuyla dikkat çeker. Mia Farrow, başrol karakteri Rosemary'i mükemmel bir şekilde canlandırarak, izleyicilere hamileliğinin getirdiği korku ve paranoyayı hissettirir. Farrow'un performansı, film boyunca giderek artan gerilim ile birleşerek unutulmaz bir karakter portresi çizer. Kocası Guy rolünde John Cassavetes, karakterin karanlık taraflarını ustaca sergileyerek, izleyiciye güvenin nasıl suistimal edilebileceğini gösterir. Ayrıca, filmin komşularından birini canlandıran Ruth Gordon, performansıyla dikkat çekmektedir ve bu rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştır. Tüm oyuncu kadrosu, güçlü karakterleri ve etkileyici performanslarıyla filmdeki gerilimi artıran önemli unsurlardan biridir.
Rosemary's Baby, insan doğasının karanlık taraflarını ve güvenin nasıl suistimal edilebileceğini sorgulayan bir yapımdır. Film, bireylerin toplum ve çevre ilişkisi üzerinden, kontrol arayışını ve kukla oyununu ön plana çıkarır. Rosemary'nin başına gelenler, izleyiciye güvenin ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Bu film, aynı zamanda hamilelik ve annelik kavramlarını sorgularken, kadınların toplum içindeki yerinin nasıl manipüle edilebileceğini anlatır. Rosemary’nin çaresizliği, izleyicilerin kalbinde derin bir iz bırakırken, Polanski’nin anlatım tarzı adet dışı bir korku deneyimi sunar. Bu yanıyla, Rosemary's Baby sadece bir korku filmi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin ve psikolojik travmanın etkilerini de irdeleyen derin bir yapıttır.
Film, düşük ışık kullanımı ve dar açılarla gerilim yaratma konusunda oldukça başarılıdır. Roman Polanski, mekânı etkili bir şekilde kullanarak Rosemary’nin ruh halini yansıtan, kasvetli bir atmosfer oluşturur. Keskin ve dar açılar, izleyicinin karakterin korkularını hissetmesini sağlarken, aniden beliren yüzler filmin korku unsurlarını daha da derinleştirir. Müzik kullanımı da oldukça belirgindir; hafif melodiler ve gergin anlık sesler, filmin psikolojik etkisini artırır.