2007 yapımı Uykusuzluk Hastanesi, hayatın sıradan akışında kaybolmuş bireylerin karşılaştıkları absürt durumları ve psikolojik çatışmaları gözler önüne seriyor. Hikaye, bir hastanede yatan akıl hastalarının yaşam mücadeleleri etrafında şekilleniyor. Yönetmen, izleyiciye bu insanları daha yakından tanıma fırsatı sunuyor; hastalar arasındaki ilişkiler, travmalar ve hayal gücünün sınırsız dünyası izleyiciyi etkisi altına alıyor. Yavaş ama etkileyici atmosferiyle izleyenleri derin düşüncelere sürüklüyor. Filmin kendine özgü tarzı ve derin alt metinleri, onu benzerlerinden ayırıyor ve dikkat çekiyor.
Uykusuzluk Hastanesi, güçlü oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Başroldeki oyuncular arasında Tamer Amini, Selin Şekerci ve Mert Turak gibi yetenekli isimler bulunuyor. Her biri, karakterlerine hayat verirken derin psikolojik analizler yapıyor. Özellikle Tamer Amini, hastanın içsel çatışmalarını yansıtırken izleyiciyi etkileyen bir performans sergiliyor. Selin Şekerci, filmdeki güçlü kadın karakteriyle izleyicinin gözünde ayrı bir yere sahip oluyor. Diğer yandan, Mert Turak da karakterinin derinliklerine inerek, ustalıkla oynuyor. Her bir oyuncu, filmin duygusal yükünü taşırken, izleyiciye unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Uykusuzluk Hastanesi, psikolojik travma ve insan psikolojisinin derinliklerini keşfederken, seyirciye yalnızlık ve bağ kurma arzusunun önemini hatırlatıyor. Film, yaşamın zorluklarıyla yüzleşmenin ve başkalarıyla empati kurmanın gerektiğini vurguluyor. Uykusuzluk, sadece fiziksel bir rahatsızlık değil; aynı zamanda zihinsel bir sorun haline geliyor. Her karakterin kendi dünyasındaki sancıları, izleyicinin empati kurmasına neden olur. Ayrıca film, normal ve anormal arasındaki sınırların ne kadar belirsiz olduğunu sorgulatıyor. İzleyici, hastaların çözüm arayışlarını izlerken, bazen hayalperest ve bazen de karamsar bir bakış açısına sahip oluyor.
Uykusuzluk Hastanesi, karanlık tonların hakim olduğu, yoğun atmosferiyle dikkat çekiyor. Kullanılan renk paleti, karakterlerin ruh hallerini yansıtacak şekilde seçilmiş. Görüntü yönetmeni, mekânın içindeki dar alanları ve izleyicinin ruhsal daralmasını mitolojik bir dille sunuyor. İç mekân çekimleri ise uzam ve zaman algısını karmaşıklaştırarak derin bir psikolojik deneyim yaratıyor. Müzikal altyapı da film boyunca gelişen olaylara paralel olarak değişiyor.